Ankara Barosu Hukuk Müzesi

Hukuk Müzesi'nin Kurucusu Argun Bozkurt Anlatıyor.. ... Müzenin; Kültür, bilim ve sanat eserlerinin sergilendiği bir yapı olduğunu hemen hepimiz biliriz. Bugün Müzeler sanat , bilim ve kültür eserlerinin yer aldığı bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Estetik duygu ve bilgilerimizi pekiştirmek için de müzeler ideal mekanlardandır. Müzecilik sanat eserlerinin , kültür hazinelerinin toplanması , korunması hatta kişisel zenginlik halini göstermek amacıyla doğmuştur. Rönesans'ın etkileri bu güdüyü tetiklemiştir. 16 – 17. yüzyıllarda sanat ve kültür eserlerini toplayan asilzadelerin bunları belli binalarda toplamalarıyla müze kavramı çıkıyor. Bizde ise durum biraz farklı , Osman Hamdi Bey 19-20 yüzyıllarda yaşamış bir arkeolog , müzeci ve ressamdır. Hukuk öğrenimi için Paris'e gitmiş, bir müddet hukuk okumuş ancak vazgeçerek resim eğitimi almıştır. Öyle sanıyorum ki, bu pek çok Türk aydınının başına gelen tatlı bir olaydır. 1881 tarihinde bugün Arkeoloji müzesi olan yeri yaptırmış, sağda solda gelişigüzel depolanan eserleri bir müze formatında bir araya getirerek, sergilenmesini sağlamıştır. Hamdi Bey pek çok arkeolojik kazıda da görev almıştır. Eski Eser Yönetmeliğini çıkararak, kültür eserlerinin korunmasını onların milli hale gelmesini sağlamıştır. Hizmetleri bununla da sınırlı değildir. 19.yy da İstanbul'da bulunan Güzel Sanatlar Akademisinin de kurucusudur. Yaptıklarından ötürü Onu burada saygıyla anmayı bir borç bilmekteyim. Ona ülkemiz hatta insanlık çok şey borçlu bulunmaktadır. Burada teşekkür etmem gereken bir grup insan daha bulunmaktadır. Bunlar batılı gezginlerdir. Keza Anadolu'yu, İstanbul'u gezen ve resimleyen gördükleri hakkında kitaplar yazan batılı gezginlere de çok şey borçlu olduğumuzu bilmemiz gereklidir. Onları da teşekkürlerle anmalıyız. Onların çizimleri ve anlatıları olmasaydı pek çok kültür varlıklarımız unutulup gidecekti. HUKUK MÜZESİ ÖRNEĞİ: Yaratılan eserlerin gerisinde veya bir başka deyimle perde arkasında kalan bir çok öykü olduğunu hepimiz biliriz. Hukuk Müzesi örneğinde de bu böyle olmuştur. Hukuk Müzesinin kuruluşunda katkılarım olmuştur. Evet bu bir gerçek. Ancak bu gerçeğin perde arkasında yatan bir bir kişi bulunmaktadır. Bu kişi sevgili anneannem Firdevs Küreeninoğlu dur. Kendisi bugün yaşamıyor. Yıllar önce vefat etti. Ama biliniz ki, bu kadın olmasaydı, ne benim gibi bir hukuk kolleksiyoneri olurdu ne de hukuk müzesi bugün ortada olabilirdi. Sevgili anneannem hukuk fakültesini bitirdiğim zaman , sandığında sakladığı , büyük büyük dedesine ait olan Küre Müftüsü’ne ait Müftü kaftanı ile el yazması hukuk kitaplarını ve mührünü bana armağan etti. 15.yüzyıl sonlarına ait olduğunu tespit ettiğimiz bu müftü kaftanı ile kitap ve mührü yüzyıllarca saklanmış ve sonunda bir armağan , hukuk fakültesini bitirmemin bir armağanı olarak bana verilmişti. Bu beni çok sevindirdi. Sevincim sonsuzdu. Armağanlarımı incelemem , mühür nedir, kaftan nedir, müftü ne iş yapar, atalarım nereliymiş, nereden gelmiş derken bende eskiye karşı bir merak uyandı. Ancak en önemlisi saklamanın , değer vermenin anlamını anlamış olmamdı. O andan itibaren biriktirmeye başladım. Duruşmaya gittiğim ilçelerdeki arzuhalcilerin eski daktilolarıyla başlayan bu süreç, efemera merakına, oradan cüppe kolleksiyonuna kadar gelişti ve genişledi. Avukatlık büromda sergilediğim ve yanımdan ayırmadığım bu objeler, 2006 yılında , Ankara Barosu'nun saygın Başkanı Avukat Vedat Ahsen Coşar'ın , bir toplantıda , müze kurma görevini üstlenmemi istemesiyle birlikte , mekan değiştirdi ve baro olanaklarıyla daha da genişletilerek, Ankara Barosu Hukuk Müzesinin kuruluşu ile noktalandı. Hukuk Müzesi, stajyer avukatların staj gördükleri binanın içindedir. Stajyer arkadaşlarımız, bir kültür temelinde , bu kültür varlığının temelleri üzerinde eğitim görmektedirler. Bence bunun pedegojik anlamı son derece büyüktür. Öyle sanıyorum ki, bu arkadaşlarımız Avukatlığa daha güçlü hazırlanıyorlar. Müze alanındaki tarih – kültür – sanat eserleri onların bir meslekten daha fazla şey olan avukatlık uğraşısını , bir yaşam biçimini kültürel ve tarihsel temelleriyle onlara gösteriyor. Müze, mesleki dayanışmanın yanı sıra kültürel paylaşımı da destekliyor. Birçok hukukçu dost, ellerindekileri bazı objeleri müzeye bağışlayarak bir sinerji yaratmışlardır. Bu da , yaşanan bir başka mutluluktur. Daha düzgün nesiller yaratmak için müze gereklidir. Geçmişinin olduğunu, yaratının ve yaratıcı insanın önemsendiğini kavrayan bir nesil elbette ki üretken , estetik duyguları açık ve tarih sevgisi olan bir varlık olacaktır. Müzeler salt eğitimi hedeflememeli, eğlendirmeli, gezen kişiyi içine katmalı, karşılıklı etkileşime açık olmalıdır. Müzeler teknoloji kullanmalı, rahat, şık mekanlar olmalıdır. Mazi, geçmiş bitmiş bir şey değildir. Mazi daima mevcuttur. Kendimiz olarak yaşayabilmek için onunla hesaplaşmaya , onu korumaya , onu anlamaya ve anlatmaya mecburuz. Sadece milletlerin değil, insanların asıl anlam ve kimliğini tarihilik denen şey oluşturur. Hayatımızda kaybolan şeylerin ardından üzüntü duymamak için müzeler korunmalıdır.İnsan denen varlık biriktirir. Yarattıklarını saklar ve onları korur. ABD'nin Irak müzelerini talan edişi, 21. yy'ın en vahim olayıdır. İşgal edilmiş toprakları, talan etmek, kültür hazinelerini çalmak hiç kimsenin haddine değildir. ABD askerleri işgalci sıfatlarına bir de kültür varlıklarını talan eden dilim varmıyor ama hırsız sıfatını da eklemişlerdir. Bu üzücüdür. Ancak kınanmalıdır. Irak'ın onuru iade edilmelidir. Kültür varlıklarının hırsızlığı onlarca yapılan haksızlıklar ABD örneği ile de sınırlı değildir. Bir çok , ülke , halk veya kent kaçırılan , oldu bitti ile el konulan varlıklarını geri istemektedir. İnkalar Viyana müzeleri önünde varlıklarını geri isterken , Bodrumlular, Bergamalılar bir çok Avrupa müzelerindeki kültür varlıklarını geri istemektedir. Biz müzecilerin bu alanda da dayanışma içinde olması gereklidir. Kültür varlıklarına sahip olunması ve onların sergilenmesi hususlarında evrensel mesleki bir etik kuralları yaratılmalıdır Geçmişi yitirişimizin üzüntüsü ile geleceğe duyulan merakı sevgiyle, duyarlıkla birleştirmeliyiz. Müzeleri gezerken objelere mühendis mantığıyla değil, Şair duyarlılığıyla bakmalıyız. Müzelerden zevk almalıyız. Av Argun Bozkurt Hukuk Müzesi Direktörü

Üzgünüz. Müzeye ait kayıtlı mekan bulunmamaktadır.
Üzgünüz. Müzeye ait kayıtlı eser bulunmamaktadır.
Cinnah Caddesi Nihat Erim İş Merkezi NO.37/20

ücretsiz
Sanal müze 7/24 açık!
Müze Asist - Sesli Sanal Müze Rehberi

Müzeasist

Müzeasist mobile uygulumamızı AppStore veya Play Store dan indirebilirsiniz